Düşündün mü hiç?
Acaba sen, gerçek seni ne zaman ve neden terk etmeye başladın?
Kimler kopardı, seni senden?
Her geçen gün seni kendinden biraz daha uzaklaştıran yola seni kimler çıkardı? Kimler seni bugünlere taşıdı?
Kimler öz benliğinin yeterince iyi olmadığına, kendi ruhunun sana yetemeyeceğine seni inandırdı?
Sevilmek için, içinden gelenler dışında başka bir şeyler de daha yapman gerektiği yalanıyla seni kimler kandırdı?
Düşündün mü hiç?
İlk ne zaman vazgeçtin içinden geldiği gibi yaşamaktan?
Kendini açıkca ortaya koyup, ben buyum diyebilme cesaretini ilk ne zaman yitirmeye başladın?
Kendi ışığının seni yeterince aydınlatamayacağına seni kimler inandırdı?
Kim aradığın doğruların, gerçeklerin, senin değil de başkalarının içinde saklı olduğu yalanıyla seni kandırdı?
Dışarıdaki dünyanın içindeki dünyadan daha gerçek olduğuna seni kim inandırdı?
Biliyor musun?
Kendimizden her ne sebepten dolayı, her kim yüzünden, her ne kadar uzaklaşırsak uzaklaşalım, nasıl bir hayat yaşıyor olursak olalım, içimizde kaynağı biz olan, bizden başka hiçbir kimsenin bize veremeyeceği bir kıvılcım hep vardır. O küçük kıvılcımdır bizi her koşulda ayakta tutan ve günü geldiğinde, kendimizi artık hazır hissettiğimizde, zaman içinde uzaklaştığımız “ben” e, bizi yeniden yakınlaştıran.
Kendimizi özgür, mutlu, huzurlu hissettiğimiz, içimizdeki saklı cennete bizi ulaştıran...
7 Ağustos 2011
Haşim Arıkan
Fotograf: Gerard Butler
1 yorum:
Kendimizden uzaklaştıran;korku ve türevleri,hasta toplumun düşünceleri,bizzat içimizde yer alan hastalıklı zihin...
Ara sıra kendin gibi davrandığında orgazm etkisi yapıyor.
Güzel yazı.
Yorum Gönder