Ne tuhaf değil mi?
İkimiz de duramıyoruz zihnimize kayıt etmeden birbirimizi.
Biriktirmekten vazgeçemiyoruz anılarımızı?
Hazlarımızı kaydediyoruz.
Tartışmalarımızı kaydediyoruz.
Neşemizi kaydediyoruz.
Üzüntülerimizi kaydediyoruz.
Zamanla birbirimiz hakkında ne çok şeyi imgeleştirip zihnimize yığıyoruz.
Sonrası ise;
Kendimizi onlardan bir daha kurtaramıyoruz.
Yaşanacak olanı onlarla karşılıyoruz,
Yaşananı onlarla karşılaştırıyoruz.
Sürekli bölünüyoruz, çatışıyoruz.
Yoruyoruz, yıpratıyoruz kendisi zaten çok narin olan aşkı!
Engelliyoruz yaşanacak olanı.
Kısıtlıyoruz, kırıyoruz, döküyoruz, yaralıyoruz.
Neden aşkı düşüncenin yörüngesi oturtmayı bu kadar çok seviyoruz?
Neden düşüncelerin bağlarından kurtarıp onu özgür bırakamıyoruz?
Anlamını neden yaşarken veremiyoruz?
Neden hiç bir eksiği olmayan bir özgürlük gibi yaşayamıyoruz biz aşkı?
15 Ocak 2011
Haşim Arıkan
Fotograf: Nicole Kidman & Baz Luhrmann
1 yorum:
Kalemine sağlık üstad, çok güzel bir noktaya değinmişsin, tamda bu sıralar bu düşünceler içerisindeydim, bu yazıyı görmem isabetli oldu.Bundan sonra buranın takipçisiyim, iyi çalışmalar :)
Yorum Gönder