Söylemek gelir içinden, ama bir türlü dile getiremezsin.
Susmak gelir içinden ama yüreğini susturup da sessizce bir kenara çekilemezsin.
Sıkıntıdan patlar için, sense etrafına mutluymuş gibi gülümsemeyi seçersin.
Sürekli hissettiklerini gölgeler, duygularını bastırırsın.
Her geçen gün, gerçek düşüncelerini gizlemekte biraz daha ustalaşırsın.
Bunu;
Kimi zaman karşındakileri üzeceğin endişesiyle yaparsın.
Kimi zaman yanlış anlaşılıp yalnız kalmaktan korkarsın.
Kimi zaman yanlış anlaşılıp yalnız kalmaktan korkarsın.
Kimi zamansa reddedilme ihtimali engeller seni.
Sürekli …………. olduğun da, ………… yaptığın da diyerek, boşluklarının dolmasını beklediğin cümlelere tutunur, hiç biri gerçek bir neden olmayan, bir sürü mazeretin ardına sığınırsın.
Kendini, kimseye zarar vermeden özgürce ifade edebilmenin yollarını keşfetmek yerine, kendini tamamen unutup, hayatını başkalarının beklentilerine göre yaşamaya alışırsın.
İplerin senin elinde olduğuna inanıp sürekli kendini kandırırsın.
Oysa ipleri hep başkalarının beklentilerine göre oynatırsın.
Yaşamının idaresini korkularına teslim edip, sahip olduğun potansiyelin çok altına bir yaşama hapsolur, hiç risk almadan yaşayıp, yapabileceğinin en iyisinin bu olduğu yalanıyla kendini kandırırsın.
Gerçek sevginin, mutluluğun bu olduğuna kendini inandırır, herkes tarafından sevildiğinde, senin de mutlu olacağını sanırsın.
Ne acının gerçek tadına varır, ne de mutluluğun o büyük coşkusuna kapılırsın.
Ne tutkuyla sarılabilir ne de içinizi kavuran bir öfkeyle sarsılırsın.
Ne doruklara ulaşır, ne de diplerle tanışırsın.
Sürekli …………. olduğun da, ………… yaptığın da diyerek, boşluklarının dolmasını beklediğin cümlelere tutunur, hiç biri gerçek bir neden olmayan, bir sürü mazeretin ardına sığınırsın.
Kendini, kimseye zarar vermeden özgürce ifade edebilmenin yollarını keşfetmek yerine, kendini tamamen unutup, hayatını başkalarının beklentilerine göre yaşamaya alışırsın.
İplerin senin elinde olduğuna inanıp sürekli kendini kandırırsın.
Oysa ipleri hep başkalarının beklentilerine göre oynatırsın.
Yaşamının idaresini korkularına teslim edip, sahip olduğun potansiyelin çok altına bir yaşama hapsolur, hiç risk almadan yaşayıp, yapabileceğinin en iyisinin bu olduğu yalanıyla kendini kandırırsın.
Gerçek sevginin, mutluluğun bu olduğuna kendini inandırır, herkes tarafından sevildiğinde, senin de mutlu olacağını sanırsın.
Ne acının gerçek tadına varır, ne de mutluluğun o büyük coşkusuna kapılırsın.
Ne tutkuyla sarılabilir ne de içinizi kavuran bir öfkeyle sarsılırsın.
Ne doruklara ulaşır, ne de diplerle tanışırsın.
Yaşadıkların hep eksik, hep yarım kalır içinde!
Sürekli geri dönüp bir şeyleri değiştirmek, tamamlamak
için uğraşırsın.
Hayat, kendini, düşüncelerini aradan çekip, sadece onunla
aranızdaki muhteşem uyumu hissetmeni bekler senden.
Sense hayatı, züccaciye dükkanına girmiş bir fil gibi hep
tedirgin, hep kontrol altında yaşarsın.
17 Ekim 2007 – 11 Şubat 2009
Haşim Arıkan
17 Ekim 2007 – 11 Şubat 2009
Haşim Arıkan
2 yorum:
Keşke bizi o kontrolden kurtaracak bir formül olsa. Olsa ya!
Parpali
Insanin düsünçeleri kaleme alinmis. Çogu insan ayni duygulari paylasiyor. Hayat Züccayi dükkani girmis bir fil gibi yasanirmis!!
Yüreginize saglik
Yorum Gönder